15 Aralık 2014 Pazartesi

SONBAHARI ARALIĞIN


Gel beraber martılara laf atalım
Utandıralım kırlangıç sürülerini,
Ne bileyim bulutlara gülelim -pembeli bulutlara-
Evlat edinelim yağan yağmurları
Turgut Ustanın dediği gibi;
Gel beraber ‘Göğe Bakalım’!
Boynun uzunsa severim seni,
Belki kulaklarını,
Belki güneşin ısıttığı saçlarını.
Dik omuzlarını,
Eklem kemiklerini,
Köprücük önemli…
Gel beraber kemiklerimizden sevelim birbirimizi!
Kandırır bir ikindi güneşi bizim haliçi
Isınır içimiz; Karaköyden Taksime yürürüz
Koşar,yorulur,dinlenir acıkırız
Severim ben koşmasını;
Seni sevmemden belli.
Gel beraber koşalım istiklali!
Sonbaharın Kışı öptüğü yerde buluşalım
Karlı sarı yapraklardan getir bana
Sevmem sokak arası gül satıcılarını
Bir de abimden öğrendim çok zevkli oluyor
Soğuk havada sıcak salep içerek titreyelim
Kışa yakışır titremek
Bana pek yakışmaz ama yanında çaktırmam pek
Gel beraber üşüyelim!
Mevsimleri de pek süsledik afilli sevdalarımızla
Tarhana sever ninem bu mevsimde
Nine demeye utandığım çocukluk geçirdim ben bilir misin?
Ama yakışmaz ona anneanneli laflar
Tek utancım değildi ya büyüyeli
Ne arsızlıkları var gönlümün bir bilsen
Yarışırız anlatırken bir kahve sohbetinde;
Gel beraber utanalım!
Üşenmeden çıkarım yağmur yağsa sokağa
Şişhanede iki tur atsak,
Belki Fransız Sokağında bi kaç amcaya yol sorarız zevkle
Pasajları güzel, İstiklale bişey demem de…
Uzansak şöyle bir yağmurların boynuna
Güneşi boşver! Aldatalım onu kara bulutların koynunda
Islansın yüzün yağmurdan ben öyle severim
Gel ıslanmış yüzümüzden öpelim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder